Sevmek, elle tutulan, göz ile görülebilen
bir şey değildir. Sevmek bir duygudur, hissetmektir. Birisine sevginizi hissettirmek ise en zor olanıdır
ve ‘eylem’ gerektirir.
‘Sevgi
eylem gerektirir’ sözünü ilk olarak Fenerbahçe
taraftar gruplarından
birinin yaptırdığı pankart üzerinde Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda görmüştüm.
Bu söz o
kadar çok
kullanıldı ve ilgi gördü ki artık Fenerbahçe sevgisi ile özdeşleşti ve Fenerbahçelilere ait bir söylem oldu.
Aslında
bu sözün içeriğinde,
çok büyük felsefeler yapılacak kadar ağır anlamlar yüklü
değil. Yazıldığı gibi okunan ve okunduğunda da ilk beyninize sinyal verdiği anlam ne ise o kadar basit
ne demek istediği.
Basit ama bunu uygulayabilmek işte o kadar da basit değil. Biraz (G)üven, biraz (Ö)zveri ve sağlam (T)ahammül gerektiriyor. Eğer bu G.Ö.T. (Güven, Özveri, Tahammül) ben de var derseniz işte o zaman sevdiğiniz insana sevginizi
hissettirebilirsiniz. Yoksa iki kelimenin yan yana gelmesinden baska birsey
ifade etmez 'seni seviyorum'.
E ben bu G.Ö.T.' ten bisey anlamadim diyorsaniz, biraz
acalim ne cikacak icinden;
İnsan
yaradilisi geregi egolari yuksek bir mahluktur.
Ego nedir? Ego 'Ben' demektir. Ego tasmasını mutlaka takmanız gereken bir köpektir.
Yaşadığımız hayatta öncelikle kendimizi düsünmek
zorunda olduğumuzu kabul ediyorum. Fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı birey değilsek, ne iş hayatımıza, ne de sosyal çevremize ve ilişkilerimize faydamiz olur.
Uçaklarda kabin memurlarının kalkış anında yolculara anlattığı teknik
bilgileri anımsayın. Kabin basıncının düşmesi halinde açılacak olan
kapaklardan sarkan oksijen maskelerini once kendimize, daha sonra çocuğumuza takmamız için uyarılırız. Kendimizi çocuğumuzdan daha
cok sevdiğimiz ve BENCİ
olduğumuz için mi maskeyi önce kendimize takiyoruz? Elbette ki kendi bilincimiz açık kalsın ve kendi sağlığımızı garanti altında tutun öncelikle ki çocuğunuzu da hayatta tutabilin, ona faydaniz dokunsun diye.
Hayatınız içerisinde de işinizde, ilişkinizde,
ailenizde ve sosyal cevrenizde sevdiginiz insanlari gercekten seviyorsaniz
onlari mutlu etmek icin öncelikle kendinizi mutlu etmeniz gerekmektedir ve BENCİ olmak gerektiği yerlerde
olmalısınız.
Ancak ilişkilerin en az iki kişinin bir araya gelmesi ile yaşandığını ve karşınızda da bir insan denen mahluk var olduğunu unutmayın. İlişkinizi yaşadığınızı mahluk da kendini mutlu etmeli ki size
faydası dokunsun.
Ben kendimi mutlu etmeliyim ki seni
mutlu edebileyim derken, karşınızdaki insanların da BENCİ olma haklarını görmezlikten geliyorsanız işte o zaman siz BENCİ değil BENCİL
olursunuz ve gerçeklerden uzak kendi hayal dünyasında yaşıyorsunuzdur. Tavsiyem egonuz ile yalnız başınıza yaşayın paralamayın kendinizi sevgi pıtırcığı olucam diye.
BENCİ olmak, BENCİL olmamak için, tam da burada G.Ö.T. tabak gibi karsimiza
cikiyor. Kendinize hak gördüğünüz özgür hareket ve eylemlerinize karşınızdaki insanın da ihtiyacı olabileceğini kabullenmek, onu özgür bırakabilmek için kendinize GÜVENinizin olması gerekiyor. Kendiniz de hak gördüğünüz eylemleri karşınızda ki insanın da uygulayabilmesi icin ÖZVERİ göstermeniz gerekiyor. Kendinize güveniniz var, özveri de gösterdiniz sevdiğiniz kişi eyleme geçti. İşte bu noktada da beklerken ya da izlerken TAHAMMÜL edebilmeniz gerekiyor.
Hayatta her insan yalnizdir. Her ne kadar
aileler eşler dostlar varsa da bir sabah kalktiginizda hiçbirinin olmayabileceği
gerçeği de hep var.
Birliktelikler mutlu olmak icindir. Mutlu olmak icin
sağlik şarttır. Kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı tutun,
karşınızdakinin de sağlığına önem verin.
Sağlıklı bir ilişkinin devamı için de sevdiğinize karşı ‘delikanlı’ olun.
Delikanlı kelimesi her ne kadar genç yaşta olup kanı kaynayan, gençliğin
verdiği
cesaret ve gözü kara olan kişi olarak kullanılmış olsa da zamanla bu ‘has erkek’ nasıl
olunura alternatif bir sıfat
haline gelmiştir.
Herkesin delikanlılıktan kendine çıkardığı anlamlar ve karşılığı
farklıdır.
Benim için delikanlılık, ‘empati
kurabilmektir, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmamaktır'.
Sevdiklerinize karşı 'delikanlı' olun. Sevdiklerinizi mutlu etmek istiyorsanız önce bırakın onlar kendilerini mutlu etsin.
'Ego bir buzdağıdır; Onu, derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel'
OSHO